Sınavlara hazırlanırken, doğru kaynaklarla çalışmak başarının en önemli anahtarıdır.
Sınav yolculuğunda ihtiyacın olan tüm bilgiler burada seni bekliyor;
Şimdi hedeflerine emin adımlarla ilerle!
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE TOPLUM YAPISI
İslamiyet öncesi Türklerde, Orta Asya coğrafyası ve konar göçer yaşam, Türklerin toplum yapısına hem olumlu hem de olumsuz etkilerde bulunmuştur. Konar göçer yaşam tarzı, Türklerin hareket kabiliyeti ve savunma yeteneklerini geliştirirken, aynı zamanda kalıcı yerleşim kurmalarını zorlaştırmıştır. Bu durum, kültürel gelişim açısından bazı zorluklara neden olmuştur.
Türklerde toplumu oluşturan unsurlar şunlardır:
- Oğuş (Aile): Toplumun en küçük birimidir. Aile yapısı, sosyal düzenin temelini oluşturur ve aile bireyleri arasındaki dayanışma son derece önemlidir.
- Uruğ (Aileler birliği): Birkaç oğuşun bir araya gelmesiyle oluşur ve aynı soydan gelen aileleri kapsar. Ekonomik ve sosyal dayanışmayı sağlar.
- Boy (Uruğların birliği): Daha büyük bir toplumsal birimdir ve başında boy beyi bulunur. Boylar arasında siyasi güç mücadelesi yaşansa da, dış tehditlere karşı birlikte hareket ederlerdi.
- Budun (Boyların birliği): Bir milleti ya da ulusu ifade eder. Budun, toplumda dayanışmanın simgesidir.
- İl (Devlet): Budunların birleşmesiyle oluşur. Devletin başında kağan bulunur ve toplumun hem siyasi hem de dini lideridir.
Her toplumsal yapı daha büyük bir topluluğun parçası olup, sosyal dayanışmayı ve birlikte yaşamayı teşvik etmiştir.
İlk Türk toplumlarında aileye büyük önem verilmiş, aile devletin temeli olarak kabul edilmiştir. Türklerde erkek çocuk, “Ocağı tüttürecek kişi” olarak görülürdü.
Türklerde tek eşlilik esastı ve genellikle akraba dışında biriyle evlilik tercih edilirdi.
Türklerin yaşadığı coğrafya ve o bölgenin özelliklerinden kaynaklanan ağır hayat şartları, Türklerin inançlarının şekillenmesinde de etkili olmuştur.
Gökyüzünün hayatlarında belirleyici bir rol oynadığını fark eden Türkler, Gök Tanrı inancına yönelmiş, bu inançta gökyüzünde bir yaratıcının varlığından söz etmişlerdir. Türkler Tanrı’yı eşi benzeri olmayan ve insanlara hükmeden yüce bir varlık olarak görmüşlerdir. Çünkü Türkler için Tanrı, aynı zamanda siyasi iktidarın da meşruiyet kaynağıydı.
Gök Tanrı inancı, toplum yapısı üzerinde etkili olmuş, toplumun manevi birliğini sağlamış, ancak bireysel düşüncenin gelişimini sınırlamıştır. İyi davranışlar Uçmağ'a, kötü davranışlar Tamu'ya götürürdü. Kamlar, toplumu dini törenlerle yönlendiren, hastalıkları iyileştiren şaman niteliğindeki kişilerdi.
Türklerin İslamiyet'i kabul etmesi, toplum yapısında derin ve kalıcı değişiklikler meydana getirmiştir. İslam’ın kabulüyle gelenek ve göreneklerin bir kısmı korunmuş, ancak İslam’ın değerleriyle yeniden şekillenmiştir.
İlk Türk İslam devletlerinde toplum İslamiyet’in etkisiyle yeniden şekillenmiş, bu dönemde şehir hayatı yaygınlaşmış, giyim ve kuşamda pek değişiklik olmamıştır.
İslamiyet öncesi Türk toplumunda gündelik yaşamın işleyişini töre belirlerken, İslamiyet’in etkisiyle töre kurallarının yanında İslami kurallar etkili olmaya başlamıştır.
İslamiyet’in Türk toplum yapısına etkileri:
- Aile yapısı: Ailede sevgi, saygı ve sorumluluk kavramları ön plana çıkmış, aile içi dayanışma güçlenmiştir.
- Sosyal dayanışma ve yardımlaşma: Zekat ve sadaka gibi ibadetlerle toplumda güçlü bir dayanışma kültürü oluşturulmuştur.
- Davranışlar ve ahlak anlayışı: Doğruluk, dürüstlük ve adalet gibi değerler önemli hale gelmiştir.
- Kültürel etkiler: Sanat, mimari ve bilim alanlarında İslam kültürü ile harmanlanmıştır.
- Devlet yönetimi: Adalet ve İslam’a uygun yönetim anlayışı benimsenmiştir.
İslamiyet’in kabulü, Türk toplum yapısını daha da güçlendirmiş, Türk-İslam medeniyetinin temelini atmıştır.
İlk Türk Devletlerinde olduğu gibi Türk İslam devletlerinde de bir sosyal tabakalaşma görülmemiştir.Türk İslam toplumunda, İslamiyet öncesi Türk toplumlarında olduğu gibi PEDERŞAHİ (ataerkil) aile yapısı görülmektedir.
Türkiye Selçukluları’nda bir kadın örgütlenmesi olarak Bacıyan-ı Rum adı verilen teşkilat göze çarpar.
Kadınların üretimde ve sosyal yaşamda örgütlenmesini sağlayan bu teşkilatın kurucusu, Ahiliğin kurucusu Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı’dır.
Osmanlı toplumsal yapısı, Yönetenler ve Yönetilenler olarak iki ana gruba ayrılmıştır.
Osmanlı toplum yapısı; Yönetenler ve Yönetilenler olmak üzere iki gruptan meydana gelirdi. Yöneten sınıfından, yönetilen sınıfına geçme veya yönetilen sınıfından terfi edip yöneten sınıfına geçme gibi gruplar arasında geçiş vardır. Sınıflar ve Gruplar arasında geçişin olduğu Osmanlı toplumunda Dikey hareketlilik vardır. Dikey Hareketlilik, Müslümanlar ve gayrimüslimler için geçerliydi. Meselâ devşirme sistemi ile bir gayrimüslim sadrazamlık makamına kadar yükselebiliyordu.
Yönetenler:
Din, askeri ve idari işlerle ilgilenen kesimdir. Üç ana sınıfa ayrılır:
1. Seyfiye Sınıfı:
- Sadrazam: Devleti yönetmekle sorumludur.
- Kaptanıderya: Donanmanın başkomutanıdır.
- Beylerbeyi: Eyaletlerde yönetici.
- Yeniçeri Ağası: Yeniçerilerin yönetiminden sorumludur.
- Subaşı: Şehir güvenliği ile ilgilidir.
2. İlmiye Sınıfı:
- Şeyhülislam: Dini konularda en yetkili kişidir.
- Kazasker: Hukuk işlerinden sorumludur.
- Kadı: Mahkemeleri yönetir.
- Müderris: Eğitimden sorumludur.
3. Kalemiye Sınıfı:
- Defterdar: Mali işlerden sorumludur.
- Nişancı: Resmi belgelerde padişahın tuğrasını çeker.
- Reisülküttap: Dışişleri ile ilgilenir.
Yönetilenler: Reaya olarak adlandırılan ve vergi ödeyen kesimdir. Köylüler, şehirliler ve konargöçerler olarak sınıflandırılırlar.
Millet Sistemi: Osmanlı Devleti, farklı dini grupları özerklik tanıyarak yönetmiştir.
Osmanlı Devleti bünyesinde yaşayan Hristiyan, Yahudi, Ermeni gibi farklı inançtaki toplulukların kendi inançları doğrultusunda yaşamalarına imkân sağlayan Millet Sistemi, Osmanlı toplumunda birlik ve beraberliği sağlamıştır. Millet Sistemi, Fatih Sultan Mehmet döneminde gözle görülür bir şekilde uygulanmıştır. Fatih’in İstanbul'u aldıktan sonra buradaki Rum ve Ermenileri özerk cemaatler şekline getirmesi Millet Sistemine en iyi örnektir.
Mahmut'a ait aşağıdaki söz, Osmanlı’nın Millet Sistemine ne kadar önem verdiğini gösterir: "Ben tebaamdan Müslümanları camide, Hristiyanları kilisede, Yahudileri ise havrada görmek isterim."
Sosyal Yardımlaşma
Osmanlıda Vakıflar
Zengin kişilerin kendilerine ait malların veya gelirlerin ömür boyu insanlığın hizmetine sunmasına Vakıf Sistemi denir. Vakfedilen mala mevkuf, vakfın kuruluş belgesine vakfiye ve vakfın yönetim kuruluna mütevelli adı verilir.
Bir kişinin malını vakfedebilmesi için; özgür, yetişkin ve malın kendisine ait olması gerekir. Vakıf malları satılamaz, başka birine devredilemez veya miras bırakılamazdı. Hayır kurumları ve sosyal müessese olan cami, han, hamam, kervansaray, yol, imarethane gibi müesseseler vakıflar aracılığıyla kurulurdu. Genellikle vakıflar padişah, vezir, beylerbeyi, valide sultan gibi üst düzey kişiler tarafından kurulmuştur.
Ahilik
Türkiye Selçuklularındaki karşılığı Fütüvvet Teşkilatı'dır. Ahi Evran tarafından kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır. Usta-çırak ilişkisiyle ve işini hakkıyla yapan insanlar yetiştirilmiştir. Ahi Teşkilatı sayesinde; esnaflar denetlenmiş, üretilen mallar kontrolden geçmiş, gerektiğinde esnaflara yardımda bulunulmuştur. Kendine özgü kuralları olan Ahilikte iyi ahlâk, doğruluk, kardeşlik ve yardımseverlik esastır.
Ahilik sayesinde Anadolu'da Türkleşme hızlandığı gibi Türk şehirciliği de gelişmiştir.
Sadaka Taşları
Mermerden yapılmış olup 1,5 – 2 m yüksekliğinde olan ve üstü çanak şeklinde bir oyuk bulunan bu taşlara Sadaka Taşları adı verilmiştir. Sadaka verenler parayı çanak şeklindeki oyuğa bırakırlar. Dilenmekten çekinen ihtiyaç sahibi günün belli bir vaktinde taşın bulunduğu yere giderek ihtiyacı kadar parayı alabiliyordu. Bu sayede en hayırlı yardım sayılan gizliden gizliye yardım yapılmış olurdu.
Zimen Defterleri
Borçlu ile borcunun yazılı olduğu defterlere verilen ad. Özellikle Ramazan ayında maddi durumu iyi olan insanların rastgele bir bakkala girip Zimen Defteri olup olmadığını sorduktan sonra; "Lütfen baştan, ortadan ve sondan şu kadar kişinin borcunu hesaplar mısın?" diye sorar ve ardından da hiç tanımadığı insanların borcunu öderdi.
Osmanlıda Aile
Aile genellikle anne, baba ve küçük çocuklardan oluşmakla birlikte, bazen büyükanne ve büyükbaba ile birlikte yaşayan aileler vardı. Osmanlı toplumunda aile İslam kurallarına göre şekilleniyordu.
Geniş aileler genellikle konaklarda yaşıyorlardı ve bunların hizmetçileri de bulunuyordu. Osmanlı toplumunda tek eşle evlilik yaygındı. Boşanma durumunda kadının mağdur olmaması için mehir uygulamasına önem verilmiştir. Evlilik kadı tarafından gerçekleştiriliyordu. Evlilik gerçekleştikten sonra bu durum Tereke Defterine kaydediliyordu.
Mehir
Evlenen bir erkeğin nikâh esnasında kadı ve şahitlerin huzurunda kadına verdiği nikâh bedelidir.
Osmanlı evleri, genellikle ahşaptan yapılırdı. Evlerde kadınlara ait bölümlere haremlik ve erkeklere ait bölümlere selamlık adı verilmekteydi.
Tebaa Kavramı:
Din, dil ve ırk ayrımı yapılmaksızın devlete bağlı olan tüm halkı ifade eder.
Osmanlı’da Halkın Tabirleri ve Tanzimat Dönemi
Mahmut Dönemi’nde Osmanlı halkı için “Tebaa” tabiri kullanılmıştır. Tanzimat Dönemi öncesinde halk için “Reaya” tabiri kullanılırken, Cumhuriyet döneminde “Vatandaş” tabiri kullanılmaya başlandı.
Tanzimat ve Islahat Fermanları
1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile Müslüman ve Gayrimüslim herkes eşit sayılmıştır.
1856’da ilan edilen Islahat Fermanı ile azınlıklar devlet memuru olma hakkı kazandı.
Mahmut Döneminde Kıyafet Değişimi
Mahmut Döneminde değişim kıyafet alanında da kendini göstermiştir. Memurlar ve halk sarık yerine fes takmaya, şalvar yerine pantolon giymeye başladı.
Tanzimat ve Islahat Fermanları:
Hukuki ve idari reformlar yapılmış, Osmanlı tebaası arasında din farkı gözetmeden eşit haklar sağlanmıştır.
Tanzimat Dönemi’nde Sosyal Yardımlaşma Kurumları:
- Darülaceze: Yaşlı ve kimsesizlere hizmet etmiştir.
- Hamidiye Etfal: Çocuk sağlığına yönelik hizmet vermiştir.
- Darüşşafaka: Maddi durumu yetersiz çocuklara eğitim imkanı sunmuştur.
- Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay): Savaş ve afetlerde yardım sağlamıştır.
Bu kurumlar, Osmanlı toplum yapısında önemli bir değişim yaratmıştır.
Vatandaşlık Kavramı:
Cumhuriyetin ilanıyla Osmanlı’nın tebaa anlayışından vatandaşlık anlayışına geçiş yapılmıştır.
Osmanlı Nüfus Yapısındaki Değişim
Osmanlı Devleti, 1800’lü yılların sonlarında kaybedilen Balkanlardaki topraklardan Anadolu’ya göç dalgası yaşanmıştı. Bu durum Osmanlı nüfus yapısında önemli değişikliklere neden olmuştu.
Milli Mücadele ve Ulusal Egemenlik
Dünya Savaşından sonra Anadolu toprakları işgale uğradı. İşgali kabul etmeyen Türk toplumu büyük bir mücadele verdi ve Milli Mücadele’yi kazandı.
Milli Mücadele Dönemi; ulusal bağımsızlıkla ulusal egemenlik mücadelesi birlikte verilmiş ve hızlı bir şekilde imparatorluktan ulus devlete geçilmiştir. Yeni Türk Devleti de halkı arasında hiçbir ayrım yapmamış ve onlar için “vatandaş” tabirini kullanmıştır.
Toplum Hayatında Yapılan İnkılaplar:
- Tekke ve Zaviye'lerin Kapatılması: Dini kurumların devlet işlerinden ayrılması sağlanmıştır.
- Kılık Kıyafet İnkılabı: Modern kıyafetler benimsenmiştir.
- Soyadı Kanunu: Her bireyin bir soyadı alması zorunlu hale gelmiştir.
- Takvim, Saat ve Ölçü Birimlerinin Değiştirilmesi: Batı ile entegrasyon sağlanmıştır.
- Medeni Kanun'un Kabulü: Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olması sağlanmıştır.
Kadınlara Siyasi Alanda Verilen Haklar:
1930 yılında belediye seçimlerinde, 1934 yılında ise milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
👇 Bilgini Pekiştirme Zamanı👇
Açık Uçlu Sorular
SEÇMELİ TARİH 11, 2.ÜNİTE
"Açık uçlu sorular, bilgilerini derinlemesine ifade etmene olanak tanır."
Daha Fazla OkuÇoktan Seçmeli Sorular
SEÇMELİ TARİH 11, 2.ÜNİTE
Çoktan seçmeli sorular, sınav sürecinde zaman yönetimini kolaylaştırır.
Daha Fazla OkuKelime Bulmaca ve Eşleştirme
SEÇMELİ TARİH 11, 2.ÜNİTE
Kelime oyunu ve eşleştirme aktiviteleri, kavramları daha hızlı öğrenmeyi destekler.
Daha Fazla OkuDoğru-Yanlış Soruları
SEÇMELİ TARİH 11, 2.ÜNİTE
Doğru-yanlış soruları, temel bilgileri hızlıca gözden geçirmeye yardımcı olur
Daha Fazla OkuTarih Kavramlar Sözlüğü
SEÇMELİ TARİH 11, 2.ÜNİTE
Tarih kavramları, konuya hakimiyeti artırır ve analiz yeteneğini geliştirir.
Daha Fazla Oku
Bugün öğrendiğin her bilgi, yarının başarısının temelini oluşturur.
Azimle çalışmaya devam et, hedeflerin seni bekliyor!;
Bilgiyi paylaşma yolunda bize eşlik ettiğin için teşekkür ederiz.!
Sizin Görüşünüz Bizim İçin Değerli!